Güneş enerjisinden ne kadar faydalanıyoruz?
Akıllı Bina
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
2734+ kez okundu.
Güneş enerjisinden ne kadar faydalanıyoruz?
Solarturk Enerji ve GÜNDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Özberk sorularımızı yanıtladı.
1-Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelinden söz eder misiniz? Dünya ülkeleriyle kıyasladığımızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
YEGM nün yaptığı çalışmaya göre ülkemizdeki yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahip(1.650 kWh/m2-yıl değerinin üzerinde) 4.600 km2 lik kullanılabilir bir alanın olduğu hesaplanmıştır. Bu alana GES tesislerinin kurulması ile yaklaşık 500 GW Kurulu FV gücü ve yılda yaklaşık 700 milyar kWh elektrik enerjisi üretimi anlamına gelmektedir. Türkiye’deki kurulu elektrik güç sisteminin yaklaşık 65 GW yıllık elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık 240 kWh olduğunu düşündüğümüzde ciddi bir güneş elektriği potansiyelimiz olduğu görülmektedir.
Şimdi bir de Almanya'nın güneş enerjisi potansiyeli ile bizimkini karşılaştıralım;
Almanya'da ısınım şiddeti 930 -1130 kWh/m2 ve yıllık güneşlenme süresi 1300-1900 saat arasında değişiyor. Türkiye'nin ise ısınım şiddeti 1120 -1460 kWh/m2 ve yıllık güneşlenme süresi 1971-2993 saat
Bunun yanında elbette bir de kurulu güçleri karşılaştırmamız gerek. Dünyada güneş elektriği kurulu gücü 139 GW düzeyindedir. Bu gücün 81 GW lık bölümü Avrupa kıtasındadır. 2013 yılında Avrupa’da kurulan sistem gücü 11 GW düzeyindedir. Bu gücün ülkelere göre dağılımı da şöyledir: Almanya 3.3 GW, İngiltere 1.5 GW, İtalya 1.4 GW, Romanya 1.1 GW, Yunanistan 1.04 GW, Belçika 215 MW, Fransa 613 MW, Hollanda 305 MW, Danimarka 216 MW, İspanya 118 MW, Avusturya 250 MW ve İsviçre 300 MW Almanya’nın toplam kurulu gücü 35.7 GW düzeyindedir. Bizden daha kuzeyde ve güneş potansiyeli daha düşük olan ülkelerdeki 2013 kurulum güçlerini dikkatinize sunmak isterim.
Gelelim ülkemize. Şu andaki kurulu gücümüz yaklaşık 21 MW düzeyindedir. Bu iki ülkenin yukarıdaki değerleri karşılaştırıldığında çıkan tablo gerçekten içler acısıdır. Geçen her gün aleyhimize işlemektedir.
2-Bugün itibariye mevcut güneş enerjisi potansiyelinin ne kadarı devreye alınmış durumda? Orta ve uzun vadede bunun nasıl bir seviyeye ulaşacağını düşünüyorsunuz? 2023 yılına kadar güneş enerjisine ne kadarlık bir yatırım yapılmasını bekliyorsunuz?
Sırasıyla açıklamaya çalışırsak bu yılsonuna kadar yaklaşık 50 MW lık bir kurulu güç bekliyoruz. Bunun tamamı lisanssız üretim olacaktır. 2015 de ise lisanssız üretimin yaklaşık 250-300 MW lık bir güce ulaşacağını tahmin ediyoruz. 2016 sonuna kadar 2013 te başvuruları alınmış lisanslı tesisler devreye girecektir.600 MW bu gücü de düşünürsek 2016 sonuna kadar yaklaşık 1500 MW bir yatırım tamamlanmış olacaktır.
Kamunun geliştirmeye çalıştığı Enerji Özel İhtisas Sanayi bölgesinde lisans vereceğini düşündüğümüz 3000 MW ın yanında 2015 yılında başvurusunu alacağı lisans ihalesi için 1200-1500 MW lık bir kurulu güç olacağını tahmin ediyoruz.
Kısaca 2023 yılına kadar 4000-4500 MW lisanssız üretim tesisi, 5000-5500 MW lisanslı üretim tesisi kurulacağını ve Enerji Bakanımız Sayın Taner Yıldız Bey’in bir ay önce açıkladığı Konya ilindeki 3000 MW lık GES organize bölgesinin hayata geçmesi durumunda toplam 10-12.000 MW lık bir kurulu güç öngörüyoruz.
3-Lisanssız elektrik üretimi güneş enerjisi piyasasını nasıl etkileyecek? Bu anlamda beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?
Lisanssız elektrik üretimi günümüzde küçük ölçekte enerji yatırımcısının rağbet ettiği bir yatırım türü haline gelmiştir. Lisanssız başvurunun lisanslıya göre daha çabuk sonuçlanması nedeniyle içinde yaşadığımız yıl içerisinde büyük bir talep patlaması yaşanmasına neden olmuştur. 600 MW lık lisanslı başvuruların sonuçlanmasını yaklaşık 13 aydır beklemekte olan sektör yanında , 11 Temmuz 2014 itibari ile lisanssız elektrik başvuruları toplamı 2776 dır ve bunlardan 1417 sinin değerlendirilmesi sonucu başvurular olumlu bulunmuş 888 adet başvurunun değerlendirilmesi devam etmekte olup sadece 471 başvuru olumsuz bulunmuştur. Olumlu başvurulardan %71 i güneş enerjisi ile elektrik elde edilmesi için yapılmış başvurular olup toplam gücü 675 MW civarındadır. Aslında görünen durum şudur: lisanssız üretim bir yatırım aracı olarak oldukça revaçtadır ama bürokratik işlemler olarak maalesef lisanslı üretim prosedüründen fazla bir farkı yoktur. Buna rağmen insanlar inançla, kararlılıkla ve yılmadan bu işin peşinde koşmaktadırlar. Bunun yanında öz tüketim için kurulacak (konutlar, fabrikalar vb) lisanssız elektrik üretim tesislerini de düşündüğümüzde Lisanssız başvuru sektörün geleceğini önemli ölçüde etkileyecek bir üretim modeli olabilecektir. Bunun yanında lisanslı başvuruların sonuçlanması gecikince ve yatırımcılar büyük ölçekli üretim tesisi kurmak istediklerinde (5-10-15 MW) farklı abonelikler edinip yan yana birden çok tesis kurma girişimlerine başladılar. Bu da bize gösteriyor ki lisanssız üretim aynı zamanda firmalar için bir çıkış yolu haline gelmiştir. Bürokrasinin azaltılması ve yatırımcı-kullanıcı için yapılacak iyileştirmeler lisanssız başvurunun sektöre çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
Yaklaşık 10 yıllık bir sürede lisanssız üretim ile lisanslı üretimin benzer değerlere ulaşacağını öngörebiliriz.
4-Güneş enerjisi sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerileriniz neler?
Sektör sorunlarını iki başlık halinde inceleyebiliriz. Birincisi bu alanda yatırım yapmış ve üretim yapan firmalar açısından sorunlar ve çözüm önerilerini tartışabiliriz, ikincisi mevcut mevzuat ve uygulamalar açısından sorunlar ve çözüm önerilerini konuşmalıyız.
Sektörde yaşanan birçok olumsuzluğun en başında gelen sorun ülkenin değerlerinin yurt içinde kalmasını sağlamak ve bunun için de yerli üretimin gelişip güçlenmesi için gerekli önlemlerin alınmasıdır. Ülkemiz panel çöplüğüne dönmemelidir. Yurt dışından panel ithalatı elbette yapılmalıdır ama bu ithalat disiplin altına alınmalıdır. İkinci el, verimi düşük, üretim hatası olan veya başka tesislerden sökülen panellerin ülkeye girişini önlemek için tedbirler alınmalıdır. Sorunların çözümünde gözden kaçırılmaması gereken en önemli husus; önce koruma önlemlerinin alınması, ardından iç pazarın geliştirilmesi yönünde çalışmaların yürütülmesidir. İspanya ve İtalya örneklerinde görüldüğü üzere; iç pazarın geliştirilmesi ardından pazar koruma önlemlerinin alınmış olması, birkaç yıl içerisinde yerli üretimi dış tehditlerle baş edemez duruma getirmiştir. AB bu konuda koruyucu önlemleri uygulamaya geç başlamasından dolayı, rekabet edemeyen ulusal güneş enerjisi sektörü tüm paydaşları ile zarar görmüştür. İthalata karşı koruma önlemleri ve anti damping tedbirlerinin uygulamaya başlama süresi 9-15 ay arasında değişmektedir. Bu da günümüz koşullarında uzun bir süre olup, pazar dengeleri her an değişebilmektedir.
Elbette sadece ithalata disiplin getirilerek bu sektörün kalkınması sağlanamaz. Bu tedbirlerin yanında firmalarımızın uluslararası pazarda rekabet edebilmelerini sağlayıcı desteklerin de kendilerine sunulması gerekir. İhracat destekleri, kümelenme, yurt dışı pazar destekleri gibi tedbirler bir an önce uygulamaya geçirilmelidir.
Kamu alımlarında yerli FV panel üreticilerinin ürünlerinin alınması sağlanmalıdır.
Başta Kalkınma Ajansları olmak üzere kamu tarafından finansal desteklenen projelerde yerli FV panel üreticilerinin ürünlerinin alınması şartı getirilmelidir.
Mevcut uygulamalar ve mevzuat açısından yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
2013 yılında yapılan Lisanslı başvuruların bir an önce sonuçlanması sağlanmalıdır. Gelecekteki lisanslı başvurular sırasında 2013 yılındaki ilk başvurulardan çıkarılan dersler yardımı ile daha hızlı ve gerçekçi bir süreç düzenlenmelidir.
Lisanslı başvurularda ölçüm zorunluluğu kaldırılmalıdır. Eğer mutlaka veri gerekiyorsa bu bilgiler MGM den sağlanabilir veya satın alınabilir. Ölçüm zorunluluğu nedeni ile yurt dışına giden kaynağı düşündüğümüzde bu uygulamanın mali boyutu daha iyi anlaşılır.
Hem kamu alımlarında hem de firmaların satın almaları esnasında onlara yol gösterecek bir kılavuz yoktur. Her firma kendine göre bir şartname hazırlatmakta, bu da haksız rekabete ve piyasada bilgi kirliliğine sebep olmaktadır. Tüm tarafların katılacağı bir çalıştay aracılığı ile örnek şartnameler hazırlanarak firmalarda ve kamu alımlarında bunların kullanılması sağlanabilir.
Sistemin etkinliğinin artırılması için Lisanssız Üretim ile ilgili tüm sürecin hızlandırılması sağlanmalıdır. Yaklaşık 6-9 ay süren başvurular vardır. Başvuru esasları, Bakanlıklar arası oluşturacak bir komisyon tarafından belirlenip, tüm başvurular için aynı prosedür uygulanmalıdır.
1 MW ile 1KW başvuru süreç ve maliyetleri aynıdır. Sürecin kısaltılması bireysel tüketimi ve yatırımını teşvik edecektir. Küçük güçteki kurulumlara yönelik tip proje uygulaması geliştirilebilir.
Lisanssız üretim ile çatı uygulamaları ayrılmalıdır. Çatı uygulamalarında süreç yalınlaştırılarak, sorumluluk dağıtım şirketlerine devredilebilir. Ayrıca çatı kiralama mevzuatı oluşturularak bina ile çatı sahipliği ayrılabilir, böylelikle atıl çatılar enerji üretimine yönelik kullanıma açılabilir.
Proje onayı ve/veya kabulü için taşra teşkilatı olan 3. taraflara bu yetki devredilerek zaman kayıpları önüne geçilebilir.
Tarımsal sulamada uygulamayı yaygınlaştırmak adına tarım alanına kurulabilecek sulama tesislerinin ihtiyacı için panel yerleştirilmesine izin verilmeli ve sulama kooperatiflerine özel uygulamalar yapılmalıdır.
ORKÖY yaklaşık 7 yıldır orman köylülerine güneş enerjisi kredisi veriyor ve bu krediyi uzun bir geri ödeme süresi ve çok düşük faizle geri alıyor. Bu uygulama ile yaklaşık 110.000 konuta güneşle sıcak su üretme sistemleri kuruldu. Bu sistemin benzeri bir proje Enerji Bakanlığı tarafından FV konusunda yürütülerek elektrik üretimi sisteminin geniş kitlelere yaygınlaştırılması sağlanabilir.
5-Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu -Türkiye Bölümü hakkında bilgi vererek yürüttüğünüz çalışmalardan söz eder misiniz? Güneş enerjisine yönelik gündeminizdeki projeler neler?
Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu – Türkiye Bölümü (GÜNDER), Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu’nun (International Solar Energy Society – ISES) Türkiye Bölümü olarak, 3335 sayılı Uluslararası niteliklerdeki teşekküllerin kurulması hakkındaki Kanunun 1. Maddesine göre, Bakanlar Kurulunun 10 Şubat 1992 tarih ve 92/2752 sayılı kararı ile kurulmuştur.
GÜNDER’in kurucu üyeleri olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, YEGM, DMİ ve TÜBİTAK ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarından konuya ilgili personeller, konu ile ilgili akademisyenler, Güneş enerjisi ile ilişkili konularda üretim ve ticaret yapan sanayiciler bulunmaktadır.
GÜNDER, güneş enerjisi ile ilgili konularda, bilim ve teknolojinin geliştirilmesi, araştırma ve geliştirmenin özendirilmesi, güneş enerjisinin yaygın kullanımının teşvik edilmesi, güneş enerjisi ile ilgili alanlarda bilgilenmenin ve farkındalığın artması, eğitimin özendirilmesi gibi konularda faaliyetlerini sürdürmektedir.
GÜNDER; Türkiye’de güneş enerjisi sistemlerinin üretimi ve uygulamalarının yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Sektörel gelişim ve bilgilendirme toplantıları, çeşitli sempozyum, çalıştay, kongre ve benzeri faaliyetler düzenleyerek ya da başka kuruluşlar tarafından düzenlenen faaliyetlere katılarak veya katkıda bulunarak, güneş enerjisi ile ilgili farkındalığın artması ve bu konudaki çabaların etkili hale gelmesini sağlamaya çalışmaktadır.
GÜNDER; günümüzde, Kamu kurumlarının yönetici ve personelleri, üniversite öğretim üyeleri, güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösteren sanayicilerden oluşan 150’ye yakın üyesi ve gönüllülerden oluşan çok sayıda güneş enerjisi sevdalıları ile Türkiye’nin önemli bir sivil toplum kuruluşudur.
6-Eklemek istedikleriniz…
Eğer bir ülke, enerji bağımsızlığını elde edememiş ve sürdürebilir enerji politikası yoksa, ciddi sorunlar içinde demektir. Cari açığımızın en önemli nedeni olan enerji kaynaklı ithalatımızın bir an önce azaltılması, Ülkemizin enerji güvenliği ve bağımsızlığı için her türlü yerli ve yenilenebilir kaynaklarının kullanılması çok önemlidir. Yatırım olarak geri kaldığımız güneş,rüzgar,jeotermal ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını yatırımı ve işletmeye alınmaları Ülke ekonomisine ciddi kaynak yaratacaktır.
Ülkelerin gelecekte sürdürülebilir ve güvenli enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Fosil kaynaklar bakımından zengin ülkeler dahi, önümüzdeki dönem dünyamızın geleceği ve çevremizin korunması bakımından yenilenebilir çevre dostu enerji kaynaklarının kullanılması yönünde kararlar almaktadırlar.
Gelecek nesillerimizin TEMİZ BİR DÜNYADA yaşayabilmesi için dünya ülkelerinin Temiz ve Yeşil enerjiye yönelmesi gerekmektedir.
SONUÇ OLARAK;
Dünyada ve Avrupa’da bu sektör nasıl gelişmiş ise, hangi yollar izlenilmiş ise incelenmesi gerekir. Toplum olarak ‘’GÜNEŞ ENERJİ’’ sektörünün öncelikli ve stratejik alan kabul görmeliyiz. Ülkemizin her bireyi kurumu, STÖ ve yönetim kesimi enerji bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşmamız için Güneş ile diğer yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması için ORTAK AKIL çerçevesinde bileşilmesi gerekmektedir.
Güneşin gerçek değerini bilen bir ülkede yaşamak dileği ile tüm güneş dostlarını GÜNDER’in çatısı altında güçlerini birleştirmeye davet ediyoruz.
AKILLI BİNAM
Solarturk Enerji ve GÜNDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Özberk sorularımızı yanıtladı.
1-Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelinden söz eder misiniz? Dünya ülkeleriyle kıyasladığımızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
YEGM nün yaptığı çalışmaya göre ülkemizdeki yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahip(1.650 kWh/m2-yıl değerinin üzerinde) 4.600 km2 lik kullanılabilir bir alanın olduğu hesaplanmıştır. Bu alana GES tesislerinin kurulması ile yaklaşık 500 GW Kurulu FV gücü ve yılda yaklaşık 700 milyar kWh elektrik enerjisi üretimi anlamına gelmektedir. Türkiye’deki kurulu elektrik güç sisteminin yaklaşık 65 GW yıllık elektrik enerjisi üretiminin yaklaşık 240 kWh olduğunu düşündüğümüzde ciddi bir güneş elektriği potansiyelimiz olduğu görülmektedir.
Şimdi bir de Almanya'nın güneş enerjisi potansiyeli ile bizimkini karşılaştıralım;
Almanya'da ısınım şiddeti 930 -1130 kWh/m2 ve yıllık güneşlenme süresi 1300-1900 saat arasında değişiyor. Türkiye'nin ise ısınım şiddeti 1120 -1460 kWh/m2 ve yıllık güneşlenme süresi 1971-2993 saat
Bunun yanında elbette bir de kurulu güçleri karşılaştırmamız gerek. Dünyada güneş elektriği kurulu gücü 139 GW düzeyindedir. Bu gücün 81 GW lık bölümü Avrupa kıtasındadır. 2013 yılında Avrupa’da kurulan sistem gücü 11 GW düzeyindedir. Bu gücün ülkelere göre dağılımı da şöyledir: Almanya 3.3 GW, İngiltere 1.5 GW, İtalya 1.4 GW, Romanya 1.1 GW, Yunanistan 1.04 GW, Belçika 215 MW, Fransa 613 MW, Hollanda 305 MW, Danimarka 216 MW, İspanya 118 MW, Avusturya 250 MW ve İsviçre 300 MW Almanya’nın toplam kurulu gücü 35.7 GW düzeyindedir. Bizden daha kuzeyde ve güneş potansiyeli daha düşük olan ülkelerdeki 2013 kurulum güçlerini dikkatinize sunmak isterim.
Gelelim ülkemize. Şu andaki kurulu gücümüz yaklaşık 21 MW düzeyindedir. Bu iki ülkenin yukarıdaki değerleri karşılaştırıldığında çıkan tablo gerçekten içler acısıdır. Geçen her gün aleyhimize işlemektedir.
2-Bugün itibariye mevcut güneş enerjisi potansiyelinin ne kadarı devreye alınmış durumda? Orta ve uzun vadede bunun nasıl bir seviyeye ulaşacağını düşünüyorsunuz? 2023 yılına kadar güneş enerjisine ne kadarlık bir yatırım yapılmasını bekliyorsunuz?
Sırasıyla açıklamaya çalışırsak bu yılsonuna kadar yaklaşık 50 MW lık bir kurulu güç bekliyoruz. Bunun tamamı lisanssız üretim olacaktır. 2015 de ise lisanssız üretimin yaklaşık 250-300 MW lık bir güce ulaşacağını tahmin ediyoruz. 2016 sonuna kadar 2013 te başvuruları alınmış lisanslı tesisler devreye girecektir.600 MW bu gücü de düşünürsek 2016 sonuna kadar yaklaşık 1500 MW bir yatırım tamamlanmış olacaktır.
Kamunun geliştirmeye çalıştığı Enerji Özel İhtisas Sanayi bölgesinde lisans vereceğini düşündüğümüz 3000 MW ın yanında 2015 yılında başvurusunu alacağı lisans ihalesi için 1200-1500 MW lık bir kurulu güç olacağını tahmin ediyoruz.
Kısaca 2023 yılına kadar 4000-4500 MW lisanssız üretim tesisi, 5000-5500 MW lisanslı üretim tesisi kurulacağını ve Enerji Bakanımız Sayın Taner Yıldız Bey’in bir ay önce açıkladığı Konya ilindeki 3000 MW lık GES organize bölgesinin hayata geçmesi durumunda toplam 10-12.000 MW lık bir kurulu güç öngörüyoruz.
3-Lisanssız elektrik üretimi güneş enerjisi piyasasını nasıl etkileyecek? Bu anlamda beklentilerinizi öğrenebilir miyiz?
Lisanssız elektrik üretimi günümüzde küçük ölçekte enerji yatırımcısının rağbet ettiği bir yatırım türü haline gelmiştir. Lisanssız başvurunun lisanslıya göre daha çabuk sonuçlanması nedeniyle içinde yaşadığımız yıl içerisinde büyük bir talep patlaması yaşanmasına neden olmuştur. 600 MW lık lisanslı başvuruların sonuçlanmasını yaklaşık 13 aydır beklemekte olan sektör yanında , 11 Temmuz 2014 itibari ile lisanssız elektrik başvuruları toplamı 2776 dır ve bunlardan 1417 sinin değerlendirilmesi sonucu başvurular olumlu bulunmuş 888 adet başvurunun değerlendirilmesi devam etmekte olup sadece 471 başvuru olumsuz bulunmuştur. Olumlu başvurulardan %71 i güneş enerjisi ile elektrik elde edilmesi için yapılmış başvurular olup toplam gücü 675 MW civarındadır. Aslında görünen durum şudur: lisanssız üretim bir yatırım aracı olarak oldukça revaçtadır ama bürokratik işlemler olarak maalesef lisanslı üretim prosedüründen fazla bir farkı yoktur. Buna rağmen insanlar inançla, kararlılıkla ve yılmadan bu işin peşinde koşmaktadırlar. Bunun yanında öz tüketim için kurulacak (konutlar, fabrikalar vb) lisanssız elektrik üretim tesislerini de düşündüğümüzde Lisanssız başvuru sektörün geleceğini önemli ölçüde etkileyecek bir üretim modeli olabilecektir. Bunun yanında lisanslı başvuruların sonuçlanması gecikince ve yatırımcılar büyük ölçekli üretim tesisi kurmak istediklerinde (5-10-15 MW) farklı abonelikler edinip yan yana birden çok tesis kurma girişimlerine başladılar. Bu da bize gösteriyor ki lisanssız üretim aynı zamanda firmalar için bir çıkış yolu haline gelmiştir. Bürokrasinin azaltılması ve yatırımcı-kullanıcı için yapılacak iyileştirmeler lisanssız başvurunun sektöre çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
Yaklaşık 10 yıllık bir sürede lisanssız üretim ile lisanslı üretimin benzer değerlere ulaşacağını öngörebiliriz.
4-Güneş enerjisi sektöründe yaşanan sorunlar ve çözüm önerileriniz neler?
Sektör sorunlarını iki başlık halinde inceleyebiliriz. Birincisi bu alanda yatırım yapmış ve üretim yapan firmalar açısından sorunlar ve çözüm önerilerini tartışabiliriz, ikincisi mevcut mevzuat ve uygulamalar açısından sorunlar ve çözüm önerilerini konuşmalıyız.
Sektörde yaşanan birçok olumsuzluğun en başında gelen sorun ülkenin değerlerinin yurt içinde kalmasını sağlamak ve bunun için de yerli üretimin gelişip güçlenmesi için gerekli önlemlerin alınmasıdır. Ülkemiz panel çöplüğüne dönmemelidir. Yurt dışından panel ithalatı elbette yapılmalıdır ama bu ithalat disiplin altına alınmalıdır. İkinci el, verimi düşük, üretim hatası olan veya başka tesislerden sökülen panellerin ülkeye girişini önlemek için tedbirler alınmalıdır. Sorunların çözümünde gözden kaçırılmaması gereken en önemli husus; önce koruma önlemlerinin alınması, ardından iç pazarın geliştirilmesi yönünde çalışmaların yürütülmesidir. İspanya ve İtalya örneklerinde görüldüğü üzere; iç pazarın geliştirilmesi ardından pazar koruma önlemlerinin alınmış olması, birkaç yıl içerisinde yerli üretimi dış tehditlerle baş edemez duruma getirmiştir. AB bu konuda koruyucu önlemleri uygulamaya geç başlamasından dolayı, rekabet edemeyen ulusal güneş enerjisi sektörü tüm paydaşları ile zarar görmüştür. İthalata karşı koruma önlemleri ve anti damping tedbirlerinin uygulamaya başlama süresi 9-15 ay arasında değişmektedir. Bu da günümüz koşullarında uzun bir süre olup, pazar dengeleri her an değişebilmektedir.
Elbette sadece ithalata disiplin getirilerek bu sektörün kalkınması sağlanamaz. Bu tedbirlerin yanında firmalarımızın uluslararası pazarda rekabet edebilmelerini sağlayıcı desteklerin de kendilerine sunulması gerekir. İhracat destekleri, kümelenme, yurt dışı pazar destekleri gibi tedbirler bir an önce uygulamaya geçirilmelidir.
Kamu alımlarında yerli FV panel üreticilerinin ürünlerinin alınması sağlanmalıdır.
Başta Kalkınma Ajansları olmak üzere kamu tarafından finansal desteklenen projelerde yerli FV panel üreticilerinin ürünlerinin alınması şartı getirilmelidir.
Mevcut uygulamalar ve mevzuat açısından yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
2013 yılında yapılan Lisanslı başvuruların bir an önce sonuçlanması sağlanmalıdır. Gelecekteki lisanslı başvurular sırasında 2013 yılındaki ilk başvurulardan çıkarılan dersler yardımı ile daha hızlı ve gerçekçi bir süreç düzenlenmelidir.
Lisanslı başvurularda ölçüm zorunluluğu kaldırılmalıdır. Eğer mutlaka veri gerekiyorsa bu bilgiler MGM den sağlanabilir veya satın alınabilir. Ölçüm zorunluluğu nedeni ile yurt dışına giden kaynağı düşündüğümüzde bu uygulamanın mali boyutu daha iyi anlaşılır.
Hem kamu alımlarında hem de firmaların satın almaları esnasında onlara yol gösterecek bir kılavuz yoktur. Her firma kendine göre bir şartname hazırlatmakta, bu da haksız rekabete ve piyasada bilgi kirliliğine sebep olmaktadır. Tüm tarafların katılacağı bir çalıştay aracılığı ile örnek şartnameler hazırlanarak firmalarda ve kamu alımlarında bunların kullanılması sağlanabilir.
Sistemin etkinliğinin artırılması için Lisanssız Üretim ile ilgili tüm sürecin hızlandırılması sağlanmalıdır. Yaklaşık 6-9 ay süren başvurular vardır. Başvuru esasları, Bakanlıklar arası oluşturacak bir komisyon tarafından belirlenip, tüm başvurular için aynı prosedür uygulanmalıdır.
1 MW ile 1KW başvuru süreç ve maliyetleri aynıdır. Sürecin kısaltılması bireysel tüketimi ve yatırımını teşvik edecektir. Küçük güçteki kurulumlara yönelik tip proje uygulaması geliştirilebilir.
Lisanssız üretim ile çatı uygulamaları ayrılmalıdır. Çatı uygulamalarında süreç yalınlaştırılarak, sorumluluk dağıtım şirketlerine devredilebilir. Ayrıca çatı kiralama mevzuatı oluşturularak bina ile çatı sahipliği ayrılabilir, böylelikle atıl çatılar enerji üretimine yönelik kullanıma açılabilir.
Proje onayı ve/veya kabulü için taşra teşkilatı olan 3. taraflara bu yetki devredilerek zaman kayıpları önüne geçilebilir.
Tarımsal sulamada uygulamayı yaygınlaştırmak adına tarım alanına kurulabilecek sulama tesislerinin ihtiyacı için panel yerleştirilmesine izin verilmeli ve sulama kooperatiflerine özel uygulamalar yapılmalıdır.
ORKÖY yaklaşık 7 yıldır orman köylülerine güneş enerjisi kredisi veriyor ve bu krediyi uzun bir geri ödeme süresi ve çok düşük faizle geri alıyor. Bu uygulama ile yaklaşık 110.000 konuta güneşle sıcak su üretme sistemleri kuruldu. Bu sistemin benzeri bir proje Enerji Bakanlığı tarafından FV konusunda yürütülerek elektrik üretimi sisteminin geniş kitlelere yaygınlaştırılması sağlanabilir.
5-Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu -Türkiye Bölümü hakkında bilgi vererek yürüttüğünüz çalışmalardan söz eder misiniz? Güneş enerjisine yönelik gündeminizdeki projeler neler?
Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu – Türkiye Bölümü (GÜNDER), Uluslararası Güneş Enerjisi Topluluğu’nun (International Solar Energy Society – ISES) Türkiye Bölümü olarak, 3335 sayılı Uluslararası niteliklerdeki teşekküllerin kurulması hakkındaki Kanunun 1. Maddesine göre, Bakanlar Kurulunun 10 Şubat 1992 tarih ve 92/2752 sayılı kararı ile kurulmuştur.
GÜNDER’in kurucu üyeleri olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, YEGM, DMİ ve TÜBİTAK ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarından konuya ilgili personeller, konu ile ilgili akademisyenler, Güneş enerjisi ile ilişkili konularda üretim ve ticaret yapan sanayiciler bulunmaktadır.
GÜNDER, güneş enerjisi ile ilgili konularda, bilim ve teknolojinin geliştirilmesi, araştırma ve geliştirmenin özendirilmesi, güneş enerjisinin yaygın kullanımının teşvik edilmesi, güneş enerjisi ile ilgili alanlarda bilgilenmenin ve farkındalığın artması, eğitimin özendirilmesi gibi konularda faaliyetlerini sürdürmektedir.
GÜNDER; Türkiye’de güneş enerjisi sistemlerinin üretimi ve uygulamalarının yaygınlaştırılması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Sektörel gelişim ve bilgilendirme toplantıları, çeşitli sempozyum, çalıştay, kongre ve benzeri faaliyetler düzenleyerek ya da başka kuruluşlar tarafından düzenlenen faaliyetlere katılarak veya katkıda bulunarak, güneş enerjisi ile ilgili farkındalığın artması ve bu konudaki çabaların etkili hale gelmesini sağlamaya çalışmaktadır.
GÜNDER; günümüzde, Kamu kurumlarının yönetici ve personelleri, üniversite öğretim üyeleri, güneş enerjisi sektöründe faaliyet gösteren sanayicilerden oluşan 150’ye yakın üyesi ve gönüllülerden oluşan çok sayıda güneş enerjisi sevdalıları ile Türkiye’nin önemli bir sivil toplum kuruluşudur.
6-Eklemek istedikleriniz…
Eğer bir ülke, enerji bağımsızlığını elde edememiş ve sürdürebilir enerji politikası yoksa, ciddi sorunlar içinde demektir. Cari açığımızın en önemli nedeni olan enerji kaynaklı ithalatımızın bir an önce azaltılması, Ülkemizin enerji güvenliği ve bağımsızlığı için her türlü yerli ve yenilenebilir kaynaklarının kullanılması çok önemlidir. Yatırım olarak geri kaldığımız güneş,rüzgar,jeotermal ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını yatırımı ve işletmeye alınmaları Ülke ekonomisine ciddi kaynak yaratacaktır.
Ülkelerin gelecekte sürdürülebilir ve güvenli enerji kaynaklarına ihtiyacı vardır. Fosil kaynaklar bakımından zengin ülkeler dahi, önümüzdeki dönem dünyamızın geleceği ve çevremizin korunması bakımından yenilenebilir çevre dostu enerji kaynaklarının kullanılması yönünde kararlar almaktadırlar.
Gelecek nesillerimizin TEMİZ BİR DÜNYADA yaşayabilmesi için dünya ülkelerinin Temiz ve Yeşil enerjiye yönelmesi gerekmektedir.
SONUÇ OLARAK;
Dünyada ve Avrupa’da bu sektör nasıl gelişmiş ise, hangi yollar izlenilmiş ise incelenmesi gerekir. Toplum olarak ‘’GÜNEŞ ENERJİ’’ sektörünün öncelikli ve stratejik alan kabul görmeliyiz. Ülkemizin her bireyi kurumu, STÖ ve yönetim kesimi enerji bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşmamız için Güneş ile diğer yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması için ORTAK AKIL çerçevesinde bileşilmesi gerekmektedir.
Güneşin gerçek değerini bilen bir ülkede yaşamak dileği ile tüm güneş dostlarını GÜNDER’in çatısı altında güçlerini birleştirmeye davet ediyoruz.
AKILLI BİNAM
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.