Viko, Panasonic‘le evlendi dünya liderliğini hedefliyor

Akıllı Bina (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 1402+ kez okundu.
 

Viko, Panasonic‘le evlendi dünya liderliğini hedefliyor

Viko CEO’su Nusret Kayhan Apaydın: “Panasonic talip olduğunda şaşırdık. Malum elektronik cihazlarıyla biliriz. Meğerse anahtar-priz sektöründe dünyada ikinciymiş, bizimle birlikte birinci olmayı hedefliyor.” Fikri Işık’tan önceki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Viko’nun ar-ge merkezinin töreninde “Alın teri elbette gerekli ama yeterli değil, akıl terine ihtiyacımız var” diyordu. Viko’nun fabrikası aynı zamanda ar-ge üssü. Foto muhabiri Ferhat Uludağlar, gördüğü üretim üssünde zevkle çalışırken, “Japon patrondan sonra mı böyle bir düzen oldu?” diye soruyor, “İki yıl önce de gezmiştim fabrikayı aynen böyleydi.” İşini iyi yaptığı için kolay damat bulmuş olsa gerek. Evliliği, Panasonic Grubu’nun yüzde 90 hisse alma sürecini soruyorum. Söyleşi konuğum, Cahit Durmaz-İsmail Ali Dağbaşı’nın patronluğunda da aynı görevi yürütmüş olan Viko’nun CEO’su Nusret Kayhan Apaydın: Bu satışla sınıf atlamak istedik   Japon Panasonic ile nasıl evlilik masasına oturdunuz, Viko’nun yüzde 90 hissesini satın aldı? Viko markası 1966’da doğdu. 1980’de de iki ortak satın aldı. Alanında dünyanın en iyi tesislerinden biridir burası. Sektörde açık ara lider, yüzde 50’nin üzerinde pazar payı var. Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Gürcistan, Kosova’da ve Angola’da anahtar, prizde pazar lideriyiz. Faaliyet gösterdiğimiz pazarlarda da hep ilk üç içindeyiz. Ulusal ve bölgesel marka olmayı başarmış bir kuruluş olarak sınıf atlamamız gerekiyordu, bu uluslararası bir kuruluşla bütünleşirsek mümkün olabilirdi. Global düzeyde marka olabilme düşüncesiyle yola çıktık. 2013’de stratejik ortaklık sürecini başlattık. CreditSwiss’in duyurusuyla dünyada 9 firma ilgilendi. Nihayetinde Panasonic ile sonuçlandı. Aslında Panasonic’in bizimle ilgilendiğini ilk duyduğumuzda biz de çok şaşırdık. Çünkü Panasonic malum hepimiz görsel ve işitsel elektronik cihazlarıyla, piliyle biliriz. Açıkçası çok da iddialı olabileceğine ihtimal vermedik. Meğerse Panasonic’in ana üretim konusu anahtar, prizmiş ve Japonya’da anahtar-priz sektöründe yüzde 85’in üstünde paya sahipmiş. Uzakdoğu’da yüzde 25 pazar payı var. Anahtar priz pazarında dünyada da ikinci sıradalar. Türkiye radardaymış   İki yıl önce sohbet ettiğimizde hedefiniz daha ulusaldı, İstanbul Sanayi Odası’nın en büyük 500 firmasında yukarı sıralara ilerlemek olduğunu söylemiştiniz. Panasonic’le ne değişti? Panasonic de bir süre önce yeniden yapılanmaya gitmiş, faaliyet alanı dört ana gruptan biri ekolojik çözümler. Biz de bu gruptayız. Panasonic 75 milyar dolarlık cirosuyla bir dünya devi ama anahtar-priz gibi ürünlerde fazlasıyla Asya Pasifik kuruluşu. Stratejik planlarına göre Batı’ya ilerlemeyi kararlaştırmışlar. İlk adım olarak 2007’de Hindistan’da pazar lideri Ancor’u satın almış. Daha Batı’ya ilerlemek için fırsat bekliyorlarmış, Türkiye de radarlarındaymış. Biz de ortaklık sürecini başlatınca devreye girdiler. Türkiye onlar için doğru bir lokasyon, kuzeydeki ülkelerine, Türk Cumhuriyetleri’ne, Ortadoğu’ya, Afrika’ya ve özellikle Balkanlar ve Orta Avrupa’ya erişmek mümkün. Avrupa'yı bizimle tamamladılar Panasonic'in satın almasında 'Türkiye cazibesi'nden söz edebilir miyiz? Ülke cazibesi elbette var. Panasonic anahtar priz pazarında, kuruluşunun 100’üncü yılı, yani 2018'de birinci olmak istiyor. Bunun için de organik büyümenin yanı sıra inorganik de büyümek gerek. Dünyada da anahtar-priz sektöründe üç sistem var. Amerikan, İngiliz ve kara kıta ile Avrupa sistemleri. Japonya da Amerikan sistemini kullanılıyor, Hindistan yatırımıyla İngiliz sistemini dahil etmişler, Avrupa sistemini de Viko ile tamamladılar. Elektrik tasarrufu için dimer kullanın Son yüzde 9 zamla artık elektrik sadece çıplak elle değil, faturayla da çarpacak. Tasarrufu için neler yapılmalı? Ürünlerimizin tamamı enerji yönetmek için kullanılan ürünler. Ek tasarruf yapacak yöntemler de var. Özellikle ‘dimer’ler, yani musluğu açıp kısmanız gibi elektriği kısıp, açtığınız sistemden söz ediyorum. Dimer kullanırsanız ihtiyacınız kadar elektriği kullanırsınız. Bu direkt faturanıza yansıyacaktır. Tasarruflu ampul de kullanmak gerek. Akıllı sayaçla da dağıtım şirketinden tarife seçebilirsiniz. Evlerde de hareket varlık sensörü şartı Hareket veya varlık sensörlerini iş yerlerinde kullanıyoruz. Ama evlerde de kullanabiliriz. Bu çok ciddi bir elektrik tasarrufudur. Evlerde maalesef böyle bir alışkanlığımız yok. Oysa banyo veya tuvaletlerde kullanabiliriz. Hangi ev olursa olsun, gündüz dahi olsa banyo veya tuvalete gittiğinizde elektriği mutlaka açarız. Hareket veya varlık sensörü mutfakta veya başka odalarda olmaz ama banyo veya tuvalette neden kullanılmasın? Evlerdeki dekorasyonun bir parçası oldu Bildiğim kadarıyla prizin, anahtarın modası yoktur. Dünyanın alışkanlığı Türklere mi benziyor? Satın alımların yarısı yeni bina, yarısı da renovasyon, tamirat, tadilatta kullanılıyor. Dünyanın her tarafında, Türkiye’de de böyle. Hatta Ukrayna ve Rusya’da daha sık değiştiriliyor. Evlerini kiraya verirken, anahtar prizini değiştiriyorlar. Orta ve orta üstü artık anahtar-prizi sadece bir fonksiyon olarak görmüyor, ev dekorasyonunun bir parçası olarak bakıyor. Biz de dünyada ilk defa Anadolu sanatlarını prize taşıdık. Adet başına 200-300 lira, çoklu prizlerde 700-1000 lira. Çünkü bü ürünlerin her biri el yapımı. Başkan’a hediye ettik Ürünlerimiz arasında 100 liraya satılanlar da var. Ama en çok satılanlar standart segment. Şu an ortalaması perakendede 6.5 lira. Viko üretime 1996’da başladı. 1996’dan bu yana 750 milyon adet anahtar-priz sattık. Hatta 750 milyonuncu anahtarımızı Panasonic Yönetim Kurulu Başkanı Nagae’ye burada törenle teslim ettik. 2018’de 1.2 milyar adete ulaşacağız. Onlar zaten işi iyi biliyor  Dünyada akıllı ev sistemlerinin gittikçe yaygınlaşacağını söylüyorsunuz. Ancak Türkiye’nin de bir gerçeği var ki, anahtar-priz değişimi, tamiri başta olmak üzere çoğu elektrik işimizi mahalledeki ustasından işini öğrenen, hiçbir eğitim görmemiş olan elektrik ustalarına yaptırıyoruz. Sistemde bir çarpıklık yok mu? Onlar işini biliyor. Asılında anahtar-prizleri evin erkeği de takabilir de. Elbette yeni nesil ürünler çok daha komplike. Sadece fazları monte etmeniz yetmez, nötr hattı da monte etmeniz gerekir. Hat yoksa çekmeniz lazım, bu biraz daha bilgi ister. Mahallemizdeki elektrikçiler bu işi de çok iyi biliyor. Eğer bina otomasyonlarından söz ediyorsanız, onun uzmanı da ayrıdır. Hem fabrika, hem Ar-Ge merkezi Daha önceki buluşmamızda iki eski büyük patrondan Cahit Durmaz, “Eskiden Ar-Ge’yi Ali Bey (İsmail Ali Dağbaşı) ile ikimiz yapardık. Ali Bey ürünü bulurdu, ben de konsept, tasarımını, kalıbını yapardım. Ar-Ge'miz daha çok Ali beyin 'Bu ürün piyasada iyi gidiyor' sözü kadardı” diye anlatmıştı. Ar-ge’nin cironuzdaki oranı ne? Oran yüzde 2.8. Panasonic'le evlenmeden çok önce biz Şubat 2012’de Ar-Ge merkezi statüsü aldık. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verdiği statü bu. Türkiye’de 130 şirkette var. Tesisimiz üretim ve aynı zamanda Ar-Ge merkezi. Fabrikada 750 çalışanımız var, 150’si beyaz yakalı. Ar-Ge’de çalışan sayımız da 65. Elektronik ve mekanik iki ayrı Ar-Ge departmanımız var. Panasonic'le birlikte tabii ki Ar-Ge çalışmalarımız farklı boyuta girecek. Özellikle sayaç otomasyon ve uzaktan okuma çözümlerinde biz çalışmalarımızla Türkiye’de lider konumdayız. Akıllı şehir konseptinin altyapısını oluşturuyor, akıllı sayaç ve uzaktan okuma sistemleri. Gelecek 5-10 yıl içinde bu, konutlara da girecek. Enerji hatları üzerinden veri iletimi mümkün olacak. Hem enerji tüketimine ilişkin, talep yönetimine ilişkin veri elde etmiş olacaklar, hem de faturalandırma bu veriyle yapılacak.  Panasonic’in de zaten çalışmaları vardı, şimdi ortak Ar-Ge grubu kuruldu. AKILLI BİNAM
Viko CEO’su Nusret Kayhan Apaydın: “Panasonic talip olduğunda şaşırdık. Malum elektronik cihazlarıyla biliriz. Meğerse anahtar-priz sektöründe dünyada ikinciymiş, bizimle birlikte birinci olmayı hedefliyor.” Fikri Işık’tan önceki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Viko’nun ar-ge merkezinin töreninde “Alın teri elbette gerekli ama yeterli değil, akıl terine ihtiyacımız var” diyordu. Viko’nun fabrikası aynı zamanda ar-ge üssü. Foto muhabiri Ferhat Uludağlar, gördüğü üretim üssünde zevkle çalışırken, “Japon patrondan sonra mı böyle bir düzen oldu?” diye soruyor, “İki yıl önce de gezmiştim fabrikayı aynen böyleydi.” İşini iyi yaptığı için kolay damat bulmuş olsa gerek. Evliliği, Panasonic Grubu’nun yüzde 90 hisse alma sürecini soruyorum. Söyleşi konuğum, Cahit Durmaz-İsmail Ali Dağbaşı’nın patronluğunda da aynı görevi yürütmüş olan Viko’nun CEO’su Nusret Kayhan Apaydın: Bu satışla sınıf atlamak istedik   Japon Panasonic ile nasıl evlilik masasına oturdunuz, Viko’nun yüzde 90 hissesini satın aldı? Viko markası 1966’da doğdu. 1980’de de iki ortak satın aldı. Alanında dünyanın en iyi tesislerinden biridir burası. Sektörde açık ara lider, yüzde 50’nin üzerinde pazar payı var. Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Gürcistan, Kosova’da ve Angola’da anahtar, prizde pazar lideriyiz. Faaliyet gösterdiğimiz pazarlarda da hep ilk üç içindeyiz. Ulusal ve bölgesel marka olmayı başarmış bir kuruluş olarak sınıf atlamamız gerekiyordu, bu uluslararası bir kuruluşla bütünleşirsek mümkün olabilirdi. Global düzeyde marka olabilme düşüncesiyle yola çıktık. 2013’de stratejik ortaklık sürecini başlattık. CreditSwiss’in duyurusuyla dünyada 9 firma ilgilendi. Nihayetinde Panasonic ile sonuçlandı. Aslında Panasonic’in bizimle ilgilendiğini ilk duyduğumuzda biz de çok şaşırdık. Çünkü Panasonic malum hepimiz görsel ve işitsel elektronik cihazlarıyla, piliyle biliriz. Açıkçası çok da iddialı olabileceğine ihtimal vermedik. Meğerse Panasonic’in ana üretim konusu anahtar, prizmiş ve Japonya’da anahtar-priz sektöründe yüzde 85’in üstünde paya sahipmiş. Uzakdoğu’da yüzde 25 pazar payı var. Anahtar priz pazarında dünyada da ikinci sıradalar. Türkiye radardaymış   İki yıl önce sohbet ettiğimizde hedefiniz daha ulusaldı, İstanbul Sanayi Odası’nın en büyük 500 firmasında yukarı sıralara ilerlemek olduğunu söylemiştiniz. Panasonic’le ne değişti? Panasonic de bir süre önce yeniden yapılanmaya gitmiş, faaliyet alanı dört ana gruptan biri ekolojik çözümler. Biz de bu gruptayız. Panasonic 75 milyar dolarlık cirosuyla bir dünya devi ama anahtar-priz gibi ürünlerde fazlasıyla Asya Pasifik kuruluşu. Stratejik planlarına göre Batı’ya ilerlemeyi kararlaştırmışlar. İlk adım olarak 2007’de Hindistan’da pazar lideri Ancor’u satın almış. Daha Batı’ya ilerlemek için fırsat bekliyorlarmış, Türkiye de radarlarındaymış. Biz de ortaklık sürecini başlatınca devreye girdiler. Türkiye onlar için doğru bir lokasyon, kuzeydeki ülkelerine, Türk Cumhuriyetleri’ne, Ortadoğu’ya, Afrika’ya ve özellikle Balkanlar ve Orta Avrupa’ya erişmek mümkün. Avrupa'yı bizimle tamamladılar Panasonic'in satın almasında 'Türkiye cazibesi'nden söz edebilir miyiz? Ülke cazibesi elbette var. Panasonic anahtar priz pazarında, kuruluşunun 100’üncü yılı, yani 2018'de birinci olmak istiyor. Bunun için de organik büyümenin yanı sıra inorganik de büyümek gerek. Dünyada da anahtar-priz sektöründe üç sistem var. Amerikan, İngiliz ve kara kıta ile Avrupa sistemleri. Japonya da Amerikan sistemini kullanılıyor, Hindistan yatırımıyla İngiliz sistemini dahil etmişler, Avrupa sistemini de Viko ile tamamladılar. Elektrik tasarrufu için dimer kullanın Son yüzde 9 zamla artık elektrik sadece çıplak elle değil, faturayla da çarpacak. Tasarrufu için neler yapılmalı? Ürünlerimizin tamamı enerji yönetmek için kullanılan ürünler. Ek tasarruf yapacak yöntemler de var. Özellikle ‘dimer’ler, yani musluğu açıp kısmanız gibi elektriği kısıp, açtığınız sistemden söz ediyorum. Dimer kullanırsanız ihtiyacınız kadar elektriği kullanırsınız. Bu direkt faturanıza yansıyacaktır. Tasarruflu ampul de kullanmak gerek. Akıllı sayaçla da dağıtım şirketinden tarife seçebilirsiniz. Evlerde de hareket varlık sensörü şartı Hareket veya varlık sensörlerini iş yerlerinde kullanıyoruz. Ama evlerde de kullanabiliriz. Bu çok ciddi bir elektrik tasarrufudur. Evlerde maalesef böyle bir alışkanlığımız yok. Oysa banyo veya tuvaletlerde kullanabiliriz. Hangi ev olursa olsun, gündüz dahi olsa banyo veya tuvalete gittiğinizde elektriği mutlaka açarız. Hareket veya varlık sensörü mutfakta veya başka odalarda olmaz ama banyo veya tuvalette neden kullanılmasın? Evlerdeki dekorasyonun bir parçası oldu Bildiğim kadarıyla prizin, anahtarın modası yoktur. Dünyanın alışkanlığı Türklere mi benziyor? Satın alımların yarısı yeni bina, yarısı da renovasyon, tamirat, tadilatta kullanılıyor. Dünyanın her tarafında, Türkiye’de de böyle. Hatta Ukrayna ve Rusya’da daha sık değiştiriliyor. Evlerini kiraya verirken, anahtar prizini değiştiriyorlar. Orta ve orta üstü artık anahtar-prizi sadece bir fonksiyon olarak görmüyor, ev dekorasyonunun bir parçası olarak bakıyor. Biz de dünyada ilk defa Anadolu sanatlarını prize taşıdık. Adet başına 200-300 lira, çoklu prizlerde 700-1000 lira. Çünkü bü ürünlerin her biri el yapımı. Başkan’a hediye ettik Ürünlerimiz arasında 100 liraya satılanlar da var. Ama en çok satılanlar standart segment. Şu an ortalaması perakendede 6.5 lira. Viko üretime 1996’da başladı. 1996’dan bu yana 750 milyon adet anahtar-priz sattık. Hatta 750 milyonuncu anahtarımızı Panasonic Yönetim Kurulu Başkanı Nagae’ye burada törenle teslim ettik. 2018’de 1.2 milyar adete ulaşacağız. Onlar zaten işi iyi biliyor  Dünyada akıllı ev sistemlerinin gittikçe yaygınlaşacağını söylüyorsunuz. Ancak Türkiye’nin de bir gerçeği var ki, anahtar-priz değişimi, tamiri başta olmak üzere çoğu elektrik işimizi mahalledeki ustasından işini öğrenen, hiçbir eğitim görmemiş olan elektrik ustalarına yaptırıyoruz. Sistemde bir çarpıklık yok mu? Onlar işini biliyor. Asılında anahtar-prizleri evin erkeği de takabilir de. Elbette yeni nesil ürünler çok daha komplike. Sadece fazları monte etmeniz yetmez, nötr hattı da monte etmeniz gerekir. Hat yoksa çekmeniz lazım, bu biraz daha bilgi ister. Mahallemizdeki elektrikçiler bu işi de çok iyi biliyor. Eğer bina otomasyonlarından söz ediyorsanız, onun uzmanı da ayrıdır. Hem fabrika, hem Ar-Ge merkezi Daha önceki buluşmamızda iki eski büyük patrondan Cahit Durmaz, “Eskiden Ar-Ge’yi Ali Bey (İsmail Ali Dağbaşı) ile ikimiz yapardık. Ali Bey ürünü bulurdu, ben de konsept, tasarımını, kalıbını yapardım. Ar-Ge'miz daha çok Ali beyin 'Bu ürün piyasada iyi gidiyor' sözü kadardı” diye anlatmıştı. Ar-ge’nin cironuzdaki oranı ne? Oran yüzde 2.8. Panasonic'le evlenmeden çok önce biz Şubat 2012’de Ar-Ge merkezi statüsü aldık. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verdiği statü bu. Türkiye’de 130 şirkette var. Tesisimiz üretim ve aynı zamanda Ar-Ge merkezi. Fabrikada 750 çalışanımız var, 150’si beyaz yakalı. Ar-Ge’de çalışan sayımız da 65. Elektronik ve mekanik iki ayrı Ar-Ge departmanımız var. Panasonic'le birlikte tabii ki Ar-Ge çalışmalarımız farklı boyuta girecek. Özellikle sayaç otomasyon ve uzaktan okuma çözümlerinde biz çalışmalarımızla Türkiye’de lider konumdayız. Akıllı şehir konseptinin altyapısını oluşturuyor, akıllı sayaç ve uzaktan okuma sistemleri. Gelecek 5-10 yıl içinde bu, konutlara da girecek. Enerji hatları üzerinden veri iletimi mümkün olacak. Hem enerji tüketimine ilişkin, talep yönetimine ilişkin veri elde etmiş olacaklar, hem de faturalandırma bu veriyle yapılacak.  Panasonic’in de zaten çalışmaları vardı, şimdi ortak Ar-Ge grubu kuruldu. AKILLI BİNAM
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve akillibinam.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.